30 Temmuz 2012 Pazartesi

AJDA PEKKAN EFSANESİ


Her yaptığı olay olan, her zaman Türkiye’nin bir adım ilerisinde olmayı başarmış bir kadın Ajda Pekkan. Yaptıklarına, sesine, fiziğine, albümlerine, verdiği konserlere, açıklamalarına bakılırsa, çoktan dünyaca ünlü bir star olması gerekirdi belki ama o zaten Türkiye’nin “Süperstar”ı!


Ajda Pekkan, o dönem için -hala da öyle- Avrupai havası, duru güzelliği ve sesi ile dikkatleri gençlik yıllarından itibaren üzerine çekmeyi başarır. Kendisinden daha önce müzik dünyasına adım atan kardeşi Semiramis Pekkan’ın desteğiyle, dönemin popüler gece kulüplerinden birinin sahibi olan ve aynı zamanda müzisyen İlham Gencer ile tanıştıktan sonra ise müzik çalışmalarına profesyonel olarak başlar. Los Çatikos müzik grubu eşliğinde bir süre Gencer’in kulübünde sahneye çıktıktan sonra ise herkesin setlerden sahnelere geçtiği bir ortamda, sahnelerden sinema dünyasına adım atar. 


1963 yılında, Ses dergisinin açtığı yarışmada erkekler kategorisinde Ediz Hun’un birinci, kadınlar kategorisinde ise sinemanın güçlü kadınlarından Hülya Koçyiğit’in ikinci olduğu yarışmada birinci olur ve henüz sadece 17 yaşındadır. Aynı yıl, Öztürk Serengil ile kamera karşısına geçer ve Adanalı Tayfur filmi ile kamera önündeki ilk deneyimini yaşar. 1963-1969 yılları arasında, 50’ye yakın filmde oynar. İlk filminde seslendirdiği “Göz Göz Değdi Bana” şarkısı, filmin plağı olarak basılır. Pekkan’ın kendine ait ilk plağı ise bir yüzünde “Her Yerde Kar Var”, diğer yüzünde “17 Yaşında” parçalarının yer aldığı 45’liktir. Fecri Ebcioğlu ile çalışmaya başlamasıyla da birçoğumuzun hafızasında yer edinen ve hiçbir zaman eskimeyen aranjman tarzı şarkıları söylemeye başlar. Yıllar boyunca Ebcioğlu ve diğer birçok müzisyenin uyarladığı İki Yabancı, Haram Olsun Bu Aşk Sana, Yağmur, Her Yerde Kar Var, Uykusuz Her Gece, Baksana Talihe, Yeniden Başlasın, Hoşgör Sen, O Benim Dünyam gibi aranjmanları seslendirir. 1960’lı yıllar, belki de hiç hayal etmediği başarılarla geçer. Peş peşe çıkardığı 45’likler, uluslararası festivallerde elde ettiği başarılar, göz kamaştırıcı bir kariyerin başlangıcıdır sadece.


UNUTULMAZ OLİMPİA KONSERLERİ

1970’li yıllar, Türk müziğinin önemli isimlerinden Fikret Şenes’in yazdığı parçaların yılıdır. Philips’ın desteğiyle kayıtlarını Fransa’da yaptığı plakları satış rekorları kırar. Şarkıları artık herkesin dilindedir. Giydikleri taklit edilmeye, yaptıkları ilgiyle takip edilmeye başlamıştır. 1976 yılına gelindiğinde ise hala unutamadığını her fırsatta dile getirdiği Olimpia konserleri ile ününe ün katar. Paris’in dünyaca ünlü müzikholü Olimpia’da, dönemin ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcısı Enrico Masias ile verdiği seri konserlerde seslendirdiği birçok şarkı ile artık dünyaya açılmıştır. Masias ile aralarındaki kimya o kadar tutmuştur ki, Fransa ve Türkiye basını çoktan onları birbirine yakıştırmaya başlamıştır bile. Birçoklarına göre rüya çifttirler. Masias’ın duygulu sesiyle söylediği ve efsane olan Melisa adlı parçasının Ajda Pekkan’a ithafen yazıldığı söylentisi her yerdedir. Yıllar sonra Masias da bunu doğrulayacaktır. Dostlukları da yalnızca Olimpia’da kalmaz; Masias, 50’nci sanat yılını geçtiğimiz günlerde, 25 Temmuz’da İstanbul’da, Ajda Pekkan ile sahnede yine yan yana kutlar.


TÜRK MÜZİK TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SİMGESİ

Ajda Pekkan’ın “Süperstar” unvanını alması da 70’li yıllara denk gelir. Plakları Türkiye’nin dışında da satış rekorları kırıyordur artık. Bir dost toplantısında, Hürriyet Gazetesi’nin o yıllardaki sahibi Erol Simavi’nin, “Ajda Pekkan’a star demek yetmez, ancak süperstar dersek yerini bulur” demesinin ardından, artık her yerde süperstar olarak anılmaya başlar. 1977 yılında, büyük bir prodüksiyon ile satışa sunulan Hancı, Baksana Talihe, Gözünaydın ve Kim Ne Derse Desin gibi şarkıların yer aldığı albüm, Süperstar adıyla basılır. Ardından Almanca, Japonca, Fransızca, Yunanca plaklar gelir.




Üst üste kazandığı bu kadar başarının ardından, Nisan 1980’deki Eurovision başarısızlığı, bir süre sanata küstürür Ajda Pekkan’ı. O zamana kadar eleme usulüyle belirlenen Eurovision’a, tepeden bir kararla gönderilmesi kararlaştırılan Pekkan, şarkının siyasi çağrışımlı sözleri, kulis faaliyetlerinin yetersizliği ve prodüksiyon başarısızlığı yüzünden bu sonucu alsa da biraz dinlenme kararı alarak ABD’ye yerleşir. Bu terk ediş çok uzun sürmeyecektir. 1983 yılında, Süperstar albümlerinin devamı niteliğindeki “Süperstar 83 Show” ile sahnelere yine hızlı bir giriş yapar. 1987’de evlenerek müziği bırakma kararı alarak hayranlarını şaşırtsa da 2 yıl sonra evliliğinin bitmesiyle müziğe yeniden geri döner. 90’lı yıllar da iniş ve çıkışlarla ama Ajda Pekkan Efsanesi’nden bir şey yitirmeden devam eder. Kâh yerli bestecilerle çalışır, kâh aranjman okur fakat Ajda Pekkan Efsanesi artık herkesin şahit olduğu bir gerçektir. 2000’li yıllarda televizyon programları, ödüller, yepyeni albümler, yepyeni soundlar yaratır. 2011 yılında çıkardığı “Yakar Geçerim” adlı albüm ile 1960’larda başlayan efsanenin hala sürdüğünü ve daha uzun yıllar bizi sesiyle buluşturmaya devam edeceğini müjdeler niteliktedir. 

Nigar Özafacan

1 yorum:

  1. Çok güzel bir blog paylaşımlar röportajlar ve yazılar elinize yüreğinize sağlık yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz

    YanıtlaSil