Son şiirini, bir
diş fırçasına sardığı küçücük bir kâğıda sığdırdı Orhan Veli, kısacık yaşamına
ise yüzlerce şiir. Kısa yaşamının, kısa dizelerinin aksine, kocaman bir şair
Orhan Veli. Kimilerine göre ise Türk şiirinin kaderi. Şiir tarihinden sökülüp
alınsa Orhan Veli, ortada Türk şiiri diye bir şey kalmaz neredeyse. Binlerce
yıllık Türk şiirinin alışagelmiş kalıplarını yıkarak, “Garip” akımını ortaya
çıkardı arkadaşlarıyla. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte uyaksız,
ölçüsüz ve şairanelikten uzak bir akım başlattılar.
Orhan Veli’nin
yaşamını anlatmayayım sizlere. Askerdeyken arkadaşı Muvaffak Sami Onat’a
yazdığı, kendi cümlelerinden okuyalım; “1914'te doğdum. 1
yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım.
13'te Oktay Rıfat'ı, 16'da Melih Cevdet'i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18'de
rakıya başladım. 19'dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para
kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25'te başımdan bir otomobil kazası
geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim,
şimdi askerim.”