22 Mart 2013 Cuma

"HAYATIMI EKRANDA GEÇİRMEYECEĞİM, TAMAMEN EDEBİYATLA İLGİLENMEK İSTİYORUM"


Çocukluğunda tek derdi mahallede top koşturmakken, hafife alınmayacak bir dönüşüm geçirerek tiyatroya ve edebiyata meyleden Enver Aysever’in bu manevrasındaki en büyük pay; dersleri zayıf olduğu için kendisine özel ders veren Feridun Benden. Önemli bir edebiyat adamı olan Benden, Aysever’in kendi deyimiyle bugünlere gelmesinin en önemli sebebi. 20 yıl profesyonel tiyatro yapan, artık bir televizyon fenomeni olan “Aykırı Sorular”ı hazırlayan Aysever, tüm bunlara rağmen kendini romancı olarak tanımlıyor ve çocukluk hayallerini bir adım öteye taşıyor!

Enver Aysever
HAYATIMI EKRANDA GEÇİRMEYECEĞİM
TAMAMEN EDEBİYATLA İLGİLENMEK İSTİYORUM


Enver Bey, nasıl bir ailede büyüdünüz? Çocukluğunuz nasıldı?
Çok mutlu bir ailede büyüdüm. Annem Emlak Bankası’nda çalışıyordu. Babam ise inşaat teknikeriydi ama ağırlıklı olarak annemdi lokomotif olan, çünkü babam astım hastasıydı. Ben daha çok anneannem ile büyüdüm. Annem, babam, kız kardeşim, anneannem ve benden oluşan tablo, hayatımdaki en güvenli tablodur. Okul hayatım ise genellikle başarısız bir öğrenci olarak geçti. Çok iyi kalpli ve iyi bir çocuktum fakat çizgi dışıydım. Amatörce de değil, kendi kendime profesyonel dergiler çıkarırdım, tiyatro yapardım, rock grubu kurup yollara düştüm. Hiç amatör zaaflar içinde olmadım, hep ileride tiyatro adamı ve yazar olmayı hayal ettim. Hep düşlerinin peşinde koşan ve onları gerçekleştirmek için gözünü karartan bir çocuk oldum. 

15 Ocak 2013 Salı

NAZIM HİKMET MEMLEKET, MEMLEKET NAZIM HİKMET

Beylik laflar söylenir Nazım için… Kimileri sanki suçmuşçasına “komünist” der hala, kimileri ise yıllardır mezarının yerini tartışır; Türkiye’ye getirelim mi getirmeyelim mi diye. Bir devrim düşünü benimseyen ve zaman zaman tek kalsa da bu düşü sonuna kadar yüreğinde taşıyan ve yaşayan Nazım’ı anlamak ya da bunun için çabalamak bu kadar mı zordur? Memleketini bunca severken, ona toprağı yasaktı; yolundan yürümeye gönüllü onca genç varken, şiirleri yasaktı ve en sonunda da başına bir çınar ağacı yasak. Bırakın çınar ağacını, memleketinde ölmek bile yasak. Yasaklar ülkesinden bir Nazım öyküsü bu…