24 Ocak 2007 tarihinde yazılmıştır

Hrant Dink’in cenazesinde
gördüklerimiz, tam da bunun kanıtıydı aslında. Tüm gerçek çırıl çıplak
karşımızdaydı. “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” diye bağırıyordu on binler.
Çünkü biliyorlardı “Ermeni’den dost olmaz” diyenlerin yalancılıklarını. Oysa
biz Anadolu’yduk, biz dosttuk. Uygarlık tarihi bu topraklardan çıkmıştı ve
sayısız medeniyet geçmişti bu toprakların üzerinden. Yıllarca kardeş, yurttaş
olarak yaşamıştık bu topraklarda. Kardeştik evet, ama bizlerin kardeşliği ırk, din ve
mezhep temelinden değil, insanlığın ortak değerlerinden, yaşanan ortak
acılardan ve gözyaşlarından geliyordu. Ama gün geldi, ırkçılık oturdu
başköşeye. Kör bir bağnazlık, fanatizm kasıp kavurdu ortalığı. Katı bir
milliyetçilik başladı. İşte şimdi, farklılıklar arasına nifak tohumları serpilmeye
çalışılıyor. Hiçbir zaman böyle tohumların kölesi olmadı bu ülke. Ama
köleleştirilmeye çabalandı. Sermayenin üstünlüğü, emperyalizmin gücü
gösterilmeye, kabul ettirilmeye çalışıldı. Çarklarına çomak sokanlarsa birer
birer yok edilmek istendi. Ülkenin koşulsuz bağımsızlığını savunan Deniz’i; döneminin
baskıcı hükümetine karşı özgürlüğü savunan Sabahattin Ali’yi; gazeteciliğiyle adım
adım yabacılaştırılan ülkemizin siyasal düzlemine ışık tutan Uğur Mumcu’yu
aldılar elimizden. Yetinmediler. Ekilmek istenen düşmanlık tohumlarının,
toprağın altına yerleşmeden toplanması için ırgatlık yapan Hrant’ı da aldılar.
Ellerin, düşünen
insanların üzerinden çekilmesinin vakti gelmedi mi? Kahramanlık peşinde
koşarak, vatanperverlik yarışına giren zavallı cahillere, yollarının yanlış
olduğunu başka türlü nasıl gösterebiliriz? Bir sınav olmalı tüm yaşadıklarımız.
Bir testten geçiyoruz. Testin adı; “Türkiye’de farklılıklara tahammülün olup
olmadığı testi.” Test sonuçlandı ve Türkiye’de farklı düşünenlere, tahammülün
olmadığı anlaşıldı. Ülkem bu testi geçemedi. 50’li yıllarda da sınıfta kalmıştı
zaten, 80’lerde de fena tökezlemişti. Her testin ardından kırılan Türk
demokrasisi, öylesine telafi edilemez durumlara geldi ki, ilk sorudan kaybediyoruz
artık. Her farklı düşünen insanın, kafasında ideolojik fikirler belirmeye
başlayanın açık hedef haline geldiği, iğrenç bir test bu. Ve dersine uzun
zamandır hiç çalışmayan Türkiye, sınıfı geçip mezun olmak yerine, daha çok
sınıfsallaşıyor. Sınıflar (!) arası uçurum derinleşiyor.

Onlar, ümidin
düşmanıdır,
Sevdiğim,
Akarsuyun meyve çağında ağacın
Serpilip gelişen hayatın düşmanıdır. (N. Hikmet)
Nigar Özafacan
Nigar Özafacan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder