
Ajda
Pekkan, o dönem için -hala da öyle- Avrupai havası, duru güzelliği ve sesi ile
dikkatleri gençlik yıllarından itibaren üzerine çekmeyi başarır. Kendisinden
daha önce müzik dünyasına adım atan kardeşi Semiramis Pekkan’ın desteğiyle,
dönemin popüler gece kulüplerinden birinin sahibi olan ve aynı zamanda müzisyen
İlham Gencer ile tanıştıktan sonra ise müzik çalışmalarına profesyonel olarak
başlar. Los Çatikos müzik grubu eşliğinde bir süre Gencer’in kulübünde sahneye
çıktıktan sonra ise herkesin setlerden sahnelere geçtiği bir ortamda,
sahnelerden sinema dünyasına adım atar.
1963 yılında, Ses dergisinin açtığı
yarışmada erkekler kategorisinde Ediz Hun’un birinci, kadınlar kategorisinde
ise sinemanın güçlü kadınlarından Hülya Koçyiğit’in ikinci olduğu yarışmada birinci
olur ve henüz sadece 17 yaşındadır. Aynı yıl, Öztürk Serengil ile kamera
karşısına geçer ve Adanalı Tayfur filmi ile kamera önündeki ilk deneyimini
yaşar. 1963-1969 yılları arasında, 50’ye yakın filmde oynar. İlk filminde seslendirdiği
“Göz Göz Değdi Bana” şarkısı, filmin plağı olarak basılır. Pekkan’ın kendine
ait ilk plağı ise bir yüzünde “Her Yerde Kar Var”, diğer yüzünde “17 Yaşında”
parçalarının yer aldığı 45’liktir. Fecri Ebcioğlu ile çalışmaya başlamasıyla da
birçoğumuzun hafızasında yer edinen ve hiçbir zaman eskimeyen aranjman tarzı
şarkıları söylemeye başlar. Yıllar boyunca Ebcioğlu ve diğer birçok müzisyenin
uyarladığı İki Yabancı, Haram Olsun Bu Aşk Sana, Yağmur, Her Yerde Kar Var, Uykusuz
Her Gece, Baksana Talihe, Yeniden Başlasın, Hoşgör Sen, O Benim Dünyam gibi aranjmanları
seslendirir. 1960’lı yıllar, belki de hiç hayal etmediği başarılarla geçer. Peş
peşe çıkardığı 45’likler, uluslararası festivallerde elde ettiği başarılar, göz
kamaştırıcı bir kariyerin başlangıcıdır sadece.

UNUTULMAZ OLİMPİA KONSERLERİ
1970’li
yıllar, Türk müziğinin önemli isimlerinden Fikret Şenes’in yazdığı parçaların
yılıdır. Philips’ın desteğiyle kayıtlarını Fransa’da yaptığı plakları satış
rekorları kırar. Şarkıları artık herkesin dilindedir. Giydikleri taklit
edilmeye, yaptıkları ilgiyle takip edilmeye başlamıştır. 1976 yılına
gelindiğinde ise hala unutamadığını her fırsatta dile getirdiği Olimpia
konserleri ile ününe ün katar. Paris’in dünyaca ünlü müzikholü Olimpia’da, dönemin
ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcısı Enrico Masias ile verdiği seri
konserlerde seslendirdiği birçok şarkı ile artık dünyaya açılmıştır. Masias ile
aralarındaki kimya o kadar tutmuştur ki, Fransa ve Türkiye basını çoktan onları
birbirine yakıştırmaya başlamıştır bile. Birçoklarına göre rüya çifttirler. Masias’ın duygulu sesiyle söylediği ve efsane olan Melisa adlı
parçasının Ajda Pekkan’a ithafen yazıldığı söylentisi her yerdedir. Yıllar
sonra Masias da bunu doğrulayacaktır. Dostlukları da yalnızca Olimpia’da kalmaz;
Masias, 50’nci sanat yılını geçtiğimiz günlerde, 25 Temmuz’da İstanbul’da, Ajda
Pekkan ile sahnede yine yan yana kutlar.
TÜRK MÜZİK TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SİMGESİ
Ajda
Pekkan’ın “Süperstar” unvanını alması da 70’li yıllara denk gelir. Plakları
Türkiye’nin dışında da satış rekorları kırıyordur artık. Bir dost
toplantısında, Hürriyet Gazetesi’nin o yıllardaki sahibi Erol Simavi’nin, “Ajda
Pekkan’a star demek yetmez, ancak süperstar dersek yerini bulur” demesinin
ardından, artık her yerde süperstar olarak anılmaya başlar. 1977 yılında, büyük
bir prodüksiyon ile satışa sunulan Hancı, Baksana Talihe, Gözünaydın ve Kim Ne
Derse Desin gibi şarkıların yer aldığı albüm, Süperstar adıyla basılır.
Ardından Almanca, Japonca, Fransızca, Yunanca plaklar gelir.

Nigar Özafacan
Çok güzel bir blog paylaşımlar röportajlar ve yazılar elinize yüreğinize sağlık yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz
YanıtlaSil